Bugün tam 1 ay oldu Zeynep doğalı. Doğum hikayemi yazmak istiyorum ne zamandır. Ancak şimdi fırsat bulabildim. Umarım Zeynep uyanmadan bitirebilirim :)
40. haftanın dolduğu beklenen doğum tarihimiz 3 Mart'tı. Ancak o gün geldiğinde ne nişan, ne bir belirti, ne açılma, ne sancı, vs hiçbir şey yoktu. Normal doğum istediğimi bilen ve bunun için beni hep teşvik eden doktorum 1 hafta süre verdi. Zeynep geldi geldi, gelmedi artık biz onu çağıracaktık.
Bu son hafta boyunca iki günde bir kontrole gittim. Her seferinde belki hastanede kalırız diye gittim, tıpış tıpış evime geri döndüm. Son kontrolde de Zeynep'in rahatı yerinde ve ben hiç de 41. haftasını yaşayan bir gebe gibi olmadığım için doktorum 10 Mart günü hastaneye yatışımın yapılmasına karar verdi.
10 Mart sabahı sevgilim, annem, babam, kayınvalidem ve teyzemden oluşan bir ekiple hastanedeydik. Ebe kontrolünğ yaptı, açıklık yok. Şaşırmadık. Saat 10:30'da propess fitil uygulaması yapıldı. Bu suni sancı değil, damardan verilmiyor. Vajinaya yerleştirilen bir fitil yardımı ile rahmin açılması, doğal sancıların gelmesi sağlanıyor. Bu süreci doktorum bana açıklarken 6-8 saat arasında etki edeceğini söylemişti. Ben de rahat rahat acaba yatarken ne izlesem diye yanımda tabletimde hastaneye gittim.
Sonra birden bir şeyler oldu. Saat 11:30 olmadan belime sancılar vurmaya başladı. Nst'de ilke kez sancı gördük. 12 gibi kontrole gelen doktoruma "beni kandırdınız, hani 6 saat sürecekti" dediğimi hatırlıyorum. Canım benim. Tüm nazımı çekti :) Nst'ye bağlı olmadığım anlar boyunca koridorda yürüyüşe çıktık. Sancılarım kalçamdan ve bacağımdan vurarak başladı. Öyle ki adım atamaz hâle geliyordum. Kaan hemen masaj yapıyor, krampları açıyor ve biz yolumuza devam ediyorduk. 12:30da ebe kontrole geldi ve bingo! 2 cm açıklık. Kızım geliyordu, oley.
Öğle yemeği geldi. Hiç aç değildim, zorla bir şeyler yedim. Ebe çok tıka basa yemememi, doğum esnasında kusabileceğimi söyledi. Ben de çorbayı ve hoşafı içtim. Nstye bağlanmak için yatağa yattığım zamanlarda atıştırmalık bir şeyler yedim. Bunun için hastaneye giderken yanımda fındık, ceviz, kuru dut vs gibi bir karışım hazırlayıp götürmüştüm. Enerji versin diye.
- Bu arada Zeynep uyandı. Beslenme, alt değiştirme, oyun ve uyuma molası verdik. 3 saat kilit :) -
Saat 14:30da ebe yine kontrole geldi. Açıklık 3 cm. O an içime bir karamsarlık çöktü. 2 saatte sadece 1 cm ilerleme vardı. İlk doğumlarda olabilir dedi ebe. Bozma moralini. Ben yürümeye devam ettim. Ama artık sancılar şiddetlenmeye başlamıştı. Kalçamdan belime geçmişti. Ve bebeğin kalp atışlarını takip için nstye daha çok bağlanmaya başladım. Yatarken sancıları karşılamak çok zordu. Sancı her geldiğinde Kaan'ın elini sıktım. Ben bir doğururken o resmen dokuz doğurdu. 2 saat daha geçti. Ebe yine kontrole geldi ama açıklık sadece 3.5 cm. Bu sancıya bu kadar az ilerleme sinirimi bozuyordu. Sonra hastaneden pilates topu istedik. Sancıları 1 saat kadar topun üzerinde karşılamaya başladım. Doktorum dayanamadığım anda epidural vereceğini söylemişti. Pilates topunun üzerinden inip nstye bağlandığımda artık sancılar dayanılmaz hale gelmişti. Ama dayanılmaz olan benim için sancıların şiddeti değil sıklığıydı. Arka arkaya gelmeye başladığında dinlenmeye zaman kalmıyordu. Epidural istedim. Hemen önlük getirdiler, giyinip ameliyathaneye inip epidurali taktırdık. Ben odaya çıktıktan az sonra doktorum kontrole geldi. Açıklık 6 cm dedi. Pilates topu mucizesi! Doktor muayene ederken su kesesinin çok yumuşadığını söyledi ebeye, patlat dedi, gitti. Ebe su kesesini açtıktan yarım saat kadar sonra doktor tekrar kontrole geldi ve bingo! Hadi doğumhaneye gidiyoruz!
Ben hazırlanıp doğumhaneye çıkana kadar doktorum gitmiş giyinmiş hazır şekilde beni bekliyordu. 19:50'de doğumhaneye girdim, doktorun ve ebenin hazırlanması vs derken 20:00 gibi ıkınmaya başladım. Başlarda ben bu işi beceremiyorum derken hayır yapıyorsun diye moral veriyordu doktorum ama yapamıyordum farkındaydım. Sonra kendi kendime dedim ki kızım Gamze bu iş böyle olmaz. Bastır. Yapabildiğimden emin olduğum 3. ıkınmada saat 20:22'de kızım içimden balık gibi kaydı, doktorumun ellerine kondu. Çıkar çıkmaz kakasını yaptı. Temizleyip koynuma koydular. Simsiyah saçlı, boncuk gözlü, pamuk gibi bir kız. Aynı babası! Öpüştük koklaştık. Hayalim doğumhaneden onunla birlikte çıkmaktı ancak benim işim biraz daha uzundu içeride. Kızımı alıp götürdüler, babasına gösterin diye bağırdım hemşirenin arkasından. Halbuki babası zaten kapının arkasında bekliyordu kızını.
Zeynep çıktıktan yaklaşık 1 saat sonra ben de çıktım. Evet biraz dikişim oldu, ancak Zeynep doğar doğmaz bütün ağrı sancı kesilmişti. Sanki o sancıları çeken ben değilmişim gibi hafiflmiştim. Gece hastane odasında rahatlıkla oturup kalkıyor, koridorda yalnız yürüyebiliyordum. Hareket kabiliyetim sınırlanmamıştı. Hastanede 1 gece kalıp eve geldik.
Zeynep bugün 1 aylık. Hayatmının en hızlı geçen 1 ayıydı. Çok bocaladım. Ama birbirimizi öğrendik kızımla birlikte. O dünyaya biz ona alışıyoruz. Hayat onunla çok güzel.
İki tane büyük teşekkürüm var:
1. Doktorum Figen Temelli Akın. Gebelik öncesi kontrollerden başlayıp doğum sonrasına kadar her an destek, her an açıklayıcı, her an pozitifiti. Şahane bir doktor! İyi ki benim doktorum olmuş, iyi ki. Benim en büyük şanslarımdan biriydi.
2. Asıl teşekkürüm sevgilime. Şahane bir eştin, harika bir baba oldun. Teşekkür ederim. Bir an bile elimi bırakmadığın için, kızını karşılarken biz tanıştığımızda üzerinde olan tişörtü giydiğin için, eve geldiğimiz dakikadan bu yana en büyük yardımcım olduğun için teşekkür ederim. Hayatımda verdiğim en doğru kararmış seninle evlenmek ve seninle çocuk sahibi olmak. Seni çok seviyorum.
Ve sen kızım!
Hoşgeldin annecim. Hoşgeldin cennet kokulum. Hoşgeldin canımın içi. İyi ki bizi seçtin. İyi ki bize geldin. Biz seninle tamamlandık. Seninle bütün olduk. İyi ki geldin bebeğim.